Port Shire DM
| Konu: Suçlu Alımları Çarş. Şub. 05, 2014 7:07 am | |
| Seri katil, katil, uyuşturucu kaçakçısı vb rütbeler bu başlık altından alınabilir. Başvuru Formu; - Kod:
-
Karakterinizin Adı Soyadı: Karakter Yaşı: İstenilen Rütbe: Örnek RPG: Not: Irk seçimlerinde örnek rpg bırakan kullanıcılar tekrar örnek rpg bırakmak zorunda değillerdir. | |
|
Maurice Gallagher Suçlu
Yaş : 30
| Konu: Geri: Suçlu Alımları Cuma Şub. 14, 2014 3:37 pm | |
| Karakterinizin Adı Soyadı: Maurice Gallagher Karakter Yaşı: 20 İstenilen Rütbe: Suçlu Örnek RPG: Yok. Yeni başlıyorum. | |
|
Paiva Lechkov Avcı
| Konu: Geri: Suçlu Alımları Cuma Şub. 14, 2014 3:41 pm | |
| Özür dilerim, maalesef başvurunuzu kabul edemeyeceğim. Az biraz da olsa bir şeyler yazıp başvurunuzu tekrardan yollarsanız daha iyi olacaktır. Teşekkür ederim. | |
|
Maurice Gallagher Suçlu
Yaş : 30
| Konu: Geri: Suçlu Alımları Cuma Şub. 14, 2014 3:51 pm | |
| Karakterinizin Adı Soyadı: Maurice Gallagher Karakter Yaşı: 20 İstenilen Rütbe: Suçlu Örnek RPG: - Spoiler:
Ağır adımlarla ve beli bükük yürüyordu Hogsmeade sokaklarında.Elindeki uzun, işlemeli beyaz değneye dayanmış, mavi ve fıldır fıldır dönen gözlerle etrafı kolaçan ediyordu.Kafasına taktığı neredeyse 60 senelik, havı dökülmüş gri şapka kırışık ve düşünceli yüzünü gizliyordu.Uzun, beyaz sakalları aniden başlamış olan rüzgarın etkisiyle savruluyordu.Hogsmeade'de, bu geç saatte bir tek onun değneğinin yeri değiş sesi duyuluyordu...Bir de Üç Süpürge'nin hiç dinmeyen uğultusu yankılanıyordu gecede.Rotasını değiştirdi ve Üç Süpürge'ye yöneldi.Şekerli İçkisini içerken konuşacak birkaç tanıdık yüz görme umuduyla...
Uzun bir seyahatteydi.Selefi Feanor'un kendisine verdiği görevi ancak yerine getirmiş ve ülkesi İngiltere'ye dönmüştü.Adı Ölüm Yiyen Avcısı olarak bilinirdi.Bir çok ölüm yiyenin korkulu rüyası olmuştu.Ama artık tek istediği huzurdu...Geri döndüğünde yine hafif yağmurlu bir gecede Feanor'un kendisine yolladığı mektubu eline almış, kendisine yüklenen görevleri kafası darmadağın halde okuyordu.Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu Baş Yöneticiliği, Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörlüğü, Ravenclaw Bina Sorumluluğu ve Gizli halde seherbazlık.Gören, ahı gitmiş vahı kalmış bir ihtiyar olarak tanımlardı Sirius ama görevi için Torunu yaşındakilerden daha çok çalışırdı.Bu işinde üstesinden gelecekti.Mektubu iç cebine koyarak kendini dışarı atmıştı.
Kendisi gittiğinde Müdürlüğe kendi zamanında İksir Profesörlüğü yapan Medusa getirilmişti.Bakanlıkta köklü değişiklikler olmuş ve Karanlık Taraf iyice etkisini arttırmıştı.Ve dinlemeye kısa bir vakit olduğu anda öğrenmişdi ki İngiltere'den toplu bir göç olmuş, Bütün yük eskilerin omzuna kalmıştı.Ama şikayetçi değildi Sirius.Gençlere hiç bir zaman tam anlamıyla güvenememişti...Güvenemeyecektide...Ama onlara bildiği herşeyi öğretmeye hazırdı.
Değneğiyle kapıyı ittirdi ve Üç süpürgenin turuncumsu ışığı karanlık sokağı aydınlattı.Kuru gürültü bir anlam kazanmıştı.Etrafına baktığın bir sürü insan sıfatı gördü Sirius...İngiltere'nin yeni halini gördü.Bir sürü boş boş içki içen adamlarla doluydu.Sağda daha sakin tarafta bir kaç iyi giyimli adam iş konuşuyorlardı.-Tabii bu ortamda ne kadar konuşulabilirse-.Sirius ağır aksak adımlarla bara doğru gitti.Yeni sahibini tanımıyordu buranın.Ama tanışacaktı...Gelirse eğer...Beklemeye devam etti.
| |
|
Paiva Lechkov Avcı
| Konu: Geri: Suçlu Alımları Cuma Şub. 14, 2014 4:01 pm | |
| | |
|
Sylvia Walker Vampir
| Konu: Geri: Suçlu Alımları C.tesi Şub. 15, 2014 3:07 am | |
| Karakterinizin Adı Soyadı: Sylvia Walker Karakter Yaşı: 1523 (25 yaşında dönüştürüldü) İstenilen Rütbe: Kiralık katil. (Hem para hem kan, daha ne isterim ki?) Örnek RP: Irk seçimine bırakmıştım. | |
|
Paiva Lechkov Avcı
| Konu: Geri: Suçlu Alımları C.tesi Şub. 15, 2014 4:17 am | |
| | |
|
Donald O'Rourke Kaçakçı
| Konu: Geri: Suçlu Alımları C.tesi Şub. 15, 2014 6:16 am | |
| Donald O'Rourke Otuz iki Kaçakçı - Spoiler:
Birini vurmanız gerektiğini düşünün, ama önemli olan nedeni değil. Çünkü eğer o anda onu vurmazsanız, neyse o bölümü atlayalım. Larry, 26 yaşında bir uyuşturucu bağımlısı ve bu alışkanlığı bizi gerçekten kötü işlere soktu. Meksikalı bir uyuşturucu kartelinin kellemizi istemesi gibi işlere. Ah, nereden buldum bu çocuğu. Her neyse, tipik bir değiş tokuş olacaktı aslında. Önceki görüşmelerimizdeki gibi akşam dokuz sularında favori değiş tokuş alanım olan çin mahallesinin ara sokaklarının birinde buluştuk. Larry, her zamanki gibi sabırsızdı. Ona defalarca sakin olmasını olayı hızlı bir şekilde sonuca bağlayacağımı söylemiştim. Bu sefer öyle olmadı. Çin mahallesi gerektiğinden fazla kalabalıktı. Önce Larry'e baktım, ama o neler döndüğünün farkına varamamıştı. Titremekle meşguldü. Ayrıca tipik dağıtıcımız olan Enrique burada değildi. Burada ters bir şeyler döndüğünü anladığım an, kafama dipçiği yedim. Uyandığımda sandalyede bağlı olduğumu fark ettim. Ne olacaktı? Kafama dipçiği geçirdikten sonra beni kahve içmeye ana merkeze mi götüreceklerdi? Her neyse, uyandığımda karşımdaki eleman bana tip tip bakıyordu. Eğer patronu izin verseydi, tam anlamıyla ağzıma sıçacağı her halinden belliydi. Birkaç dakika daha sanki bir mutantmışım gibi bana baktıktan sonra arkasını dönüp masadaki çantayı gösterdi bana, mavi spor bir çanta. Önceki alışverişte kullandığım çanta. Larry'nin sivri zekasının da yardımıyla içini sahte parayla doldurduğumuz çantaydı bu. Peki, adamlar numarayı çakmıştı biz de tahtalı köyü boylayacaktık. Etrafa son bir kez baktım, ben böyle b*ktan bir yerde öleceğimi hayal etmemiştim. Seksen yaşıma geldiğimde, genç sarışın bir çıtırla malikanemin yatak odasında kalp krizine yenik düşerek ölmeyi planlıyordum. Olmuyormuş demek ki.
Bunları düşünürken karşımdaki goril arkama geçmiş, gözlerimi bağlamaya çalışıyordu. En sonunda " Balıkçı düğümü mü, camadan düğümü mü? " düşüncesinden vazgeçmiş ve tipik bir düğüm tekniğini kullanmıştı. Bir an şehirin neresinde olduğumu düşündüm, saat kaçtı, Late Night with David Letterman’ın başlamasına ne kadar vardı, hepsi merak konusuydu. Birden kapının açıldığını ve sonra kapandığını duydum. " Rick? Neredesin koca oğlan? " ses yoktu. Ellerimi çözmeyi denedim, p*ç herif ellerimi kayışla bağlamıştı. Çözülmesi uzun zaman alacağa benziyordu. Kapı sesi tekrar duyuldu ve tekrar " Rick? Sen misin? " dedim. Odadaki diğer adamın bana yaklaştığını duydum. Herif beni boğazımdan tuttu ve " Bana Rick diyebileceğini nereden çıkardın? " dedi. Lanet herif pazar günleri paralı kanallarda gösterilen güreş programlarına katılmalıydı. Paraya para demezdi. Sonra boğazımı bıraktı. Sert şekilde öksürdüm. " Su dökmem gerek Rick. " dedim. Adam resmen anırıyordu, ama buna halk arasında gülmek diyoruz. Hem gülüyordu hem de anlaşılmayacak halde aptal aptal bir şeyler söylüyordu aralarından tek anladığım " Pantolonunu ıslatacaksın dostum, nasılsa bu odadan çıkamayacaksın. " lafıydı. Bende ona katıldım ve gülmeye başladım. Adam hemen sustu, ben gülmeye devam ettim. " Cesetten kurtulma emri gelene kadar lanet sidik kokumu mu çekeceksin? Pekala seçim senin. " dedim. Yemi yutacağını umuyordum. Birkaç dakika sanki altıma edecekmiş gibi kıvrandım. Sonunda " Pekala, 5 dakikan var aptal herif, kapıda bekleyeceğim " dedi ve yanıma geçip ellerimi çözmeye başladı. Tam olarak nerede durduğunu öğrenmek için " Hey Rick, saat kaç? " dedim. Herif önce homurdandı ve " Saat 13.08 " yanıtını verdi. Tam olarak sol çaprazımda duruyordu. Tek şansım vardı, boynumu rahatlatmak için çeviriyor gibi yaptım ve tam suratının ortasına kafayı geçirdim. Lanet herif az kalsın üzerime düşecekti. Kafası sol ayağımın üzerindeydi. Sol ayağımı yavaşça geri çektim ve sağ ayağımı yaklaştırarak kafasını iki ayağımın arasında sıkıştırdım. Kurtulmaya çalışıyordu. Sol bacağıma sıkı bir yumruk attı, birkaç saniyeliğine bacağımı esnetmek zorunda kaldım fakat sonunda debelenmeyi bıraktı.
Ayaklarımı adamın boynundan çekip bileğimdeki kayışı çözmeye koyuldum. Lanet bileklerim yanıyordu. Sanırım kayışı çözmek 5-6 dakikamı aldı. Sandalyeden kalkınca, orada ne kadar süredir kaldığımı anladım. Belim feci şekilde ağrıyordu. Rick'in karnını ayağımla ittirip yüz üstü konuma getirdim ve üzerindeki Glock 17'yi aldım. Kapıdan çıkacakken masanın üzerindeki aynayı fark ettim. Glock 17'nin tabanıyla aynaya vurdum ve kırılan büyük bir parçayı elime aldım. Kapıyı mümkün olduğunca ses çıkartmadan açtım ve aynayı koridora doğru uzattım. Aksiyon filmlerinden alınmış bir numaraydı ama gayet işlevseldi. Fakat şöyle bir sorun vardı. Bina büyük ihtimalle karteldeki piçlerle doluydu ve kıçımı kollayacak bir takım arkadaşım yoktu. Bu durumda genelde şöyle olur, kapıları yavaş ve sessiz şekilde açarsın, koridordaki her boka dikkat etmen gerekir. Duvarlar, çöp kutularının arkası, kola kutuları. Kim bilir, belki ellerinde terminatörlük yapmak üzere eğitilmiş bir fareleri vardır. Ha birde şu var, bu durumda koridorda yarım metre ilerlemen muhtemelen yarım saatini alır. Koridorun neredeyse tüm bölgelerini görebiliyordum. Koridor boştu. Zikzak çizerek koşmaya çalıştım ve kapıları tek tek açtım. Koridorun sonundaki odanın kapısı kendiliğinden açık vaziyetteydi. Tabancayı kapıya yönelttim ve hızla odaya daldım. Sandalyede benimle aynı şekilde bağlanmış bir adam vardı. Kapıyı kapattım ve kısa bir süre kapının açılmamasını sağlamak için kapının yanındaki iskemleyi kapı kolunun altına tutturdum. Kısa bir süre dedim zira bu Meksikalı goriller birden fazla olabilirdi. Adama yaklaştım ve yüzündeki çuvalı kaldırdım. Kusmamak için kendimi zor tutuyordum. Adama bildiğin işkence etmişlerdi, yüzü tanınamayacak haldeydi. Kısık sesle " Larry? " dedim. Adam yavaşça başını sağa ve sola salladı. Birden bire, biri kapıyı zorlamaya başladı. Neyse ki iskemle görevini yapıyordu. Çömeldim ve destek almak için elimi yere koydum, yani koyduğum anda çektim çünkü adamın sökülen dişlerinden biri elime batmıştı. Orada aptal gibi dikilmemeye karar verdim ve kapının yanına, duvara yaslandım.
İskemle, ilk bir iki itişin üstesinden geldi, üçüncüde kapının kulpunun altından kayıp gitti zira adam kapıya sağlam bir tekme geçirmişti. Adam kapıda belirdi, içeri girdi ve yere yığıldı. Glock 17'nin en sevdiğim tarafı da bu, güvenlik kilidi yok. Kafamı çıkarmaya tekrar yeltendiğimde bir goril Micro Uzi'sini kapıya doğrultmuştu. Kafamı tekrar içeri soktuğumda ise yağmur çoktan başlamıştı. Az önce sandalyede bağlı olan eleman en az 10 santimetre geri kaymıştı - evet, sandalye ile birlikte. - derin bir nefes aldım ve kolumu kapının dışına uzatıp kör bir şekilde 9mm'lik mermileri saydırdım. Adamın öldüğünü ancak kan gölü kapının eşiğine ulaşınca anladım ve gidip Martin'e baktım. Martin olmasını istemezdim ama, orada ben ve Larry'nin dışında - bizim tarafımızda olan - bir tek Martin vardı. Adamın elindeki Micro Uzi'nin 30 mermisinden en az 18'i Martin'in gövdesinde olmalıydı. Yapılacak birşey yoktu. Odadan çıkıp kattaki son oda olan hizmetli odasının kapısına sert bir tekme attım. Kapı içeri doğru açıldığında Larry'nin pek hırpalanmamış olduğunu gördüm. Gerçi Martin'in durumuyla karşılaştırırsak onunkiler santimetrelik sıyrıklardan ibaretti. Hala elimde olan - ve taşırken elimi kestiğim - cam parçasıyla Larry'nin ellerinin bağlandığı ipi kestim. Elimdeki cam parçasını uzatıp " Kendini kolla ahbap " diyecektim ki, bu durumda böyle bir espri yapmanın yanlış olacağı kararına vardım. Ben asansörü kullanıp aptallık etmeyi planlıyorken, Larry yangın merdivenlerini işaret etti. Yangın merdivenlerinden 3 kat inip giriş kata ulaştık. Kapıyı yavaşça araladım ve camı dışarı uzattım. İki adam sırtları dönük halde koridorun sonuna yürüyordu. Larry'i geriye ittim ve Glock 17'nin şarjörüne iki mermi yerleştirdim. Burada beklemesini işaret edip koridora çıktım ve kalan iki adamında işini bitirdim. Binadan dışarı çıktığımda dün Çin mahallesine geldiğim siyah Impala buradaydı. Lanet herifler hem beni öldürecekti, üstüne bir de arabamı alacaktı. Olur şey değil! Arabaya geçtiğimdeyse aklımda olan tek şey peşimizdeki karteli nasıl atlatacağımızdı…
| |
|
Legion Vainglory Vampir
| Konu: Geri: Suçlu Alımları C.tesi Şub. 15, 2014 6:20 am | |
| - Paiva De Coteaux demiş ki:
- Rütbeniz veriliyor.
| |
|