Port Shire
Port Shire
Port Shire
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Port Shire

Port Shire RPG'ye hoş geldiniz!
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Davetsiz Misafir

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Milly Mihajlovic
Gezgin
Gezgin
Milly Mihajlovic



Davetsiz Misafir Empty
MesajKonu: Davetsiz Misafir   Davetsiz Misafir Icon_minitimeC.tesi Şub. 22, 2014 2:54 pm

Ateş kızılı saçlarını geriye savururken gökyüzü mavisi bakışlarla buluştu gözleri. Sessizliğine anlam verememek çok da zor değildi ama Heinrich isteksiz de olsa diretiyordu bir cevap alabilmek için. Milly ise istenmediği yerde zorla tutulmanın verdiği rahatsızlıkla, siyah deri ayakkabılarından çıkan topuk seslerinin yürüyüşüyle uyumunu dinledi. Tahta evin içindeki küf kokusu genzini yakıyordu. Konuşmadan önce yutkundu ve Heinrich'i süzen bakışlarıyla sabahtan beri ilk fark ettiği şeyi dile getirdi. ''Saçlarını bir daha toplama bence, açıkken daha iyiler.'' Her zamanki gibi aklına gelen en alakasız şeyi dillendirmekten çekinmeyen dişi gezgin, adım atsa yıkılacak gibi duran merdivenlerin başında beklemişti. İlerleyip ilerlememe konusunda yaşadığı kararsızlık, sarışın adam tarafından fark edilmişti ki, aldığı iltifatla beraber sinirlerinin iyice bozulduğunu hareketlerine de yansıtarak; merdivenlerin başında sabit duran kızı hafif omuz darbesiyle iterek geçmişti. Merdivenleri sabit hızla ilerleyen adamın başına bir şey gelmemesini umarak arkasından baktı. Gözü bir saniye poposuna takıldı ve bakışlarını tekrar toparlayarak peşinden gitme kararı aldı. Eski evleri gezmek gibi bir işe sahip olduğu için kendisiyle gurur mu duymalıydı yoksa bu zorlandığı karara sadık kalmaktan vazgeçip özgürlüğüne kavuşacağı ilk adımı atmak için ölü kokan eski tahta evi koşarak terk mi etmeliydi; bilmiyordu. Ama ikincisi güzel bir fikre benziyordu özellikle gerçekten de iki adım ötelerindeki odanın köşesinde gözüne çarpan cesetten sonra. Tiksinerek çığlık atmış ve Heinrich'in koluna yapışarak arkasına sığınmıştı. Sanki ölü beden ona bir şey yapabilecekmiş gibi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Feliks Heinrich
Gezgin
Gezgin
Feliks Heinrich



Davetsiz Misafir Empty
MesajKonu: Geri: Davetsiz Misafir   Davetsiz Misafir Icon_minitimeC.tesi Şub. 22, 2014 3:29 pm


Yaklaşık iki gün süren yolculuğun üzerine vakit kaybetmeden harekete geçmeyi kafasına çoktan koymuş ve partneriyle birlikte, Port Shire'ın harabe evlerinin bulunduğu ormanın kuzeyine doğru ilerlemeye başlamışlardı. Yolculuk boyunca susmak bilmeyen partneri Milly, acemiydi. Kendisine has kabiliyetleri mevcuttu elbet; lakin Heinrich, yalnız çalışmayı yeğlerdi. Yine de zorunda olduğu şeylerden biriydi bu ve fazla takılmamaya ve olabildiğince irtibattan kaçınmaya özen gösteriyordu. Port Shire'a geliş nedenleri, kudretli bir temele dayanıyordu. Herkesin bihaber olduğu bu durum, bir süre daha böyle edecekti. Bir an önce elde etmeleri gereken bilgileri bulup, karanlık kokusunun burnunu yaktığı bu kenti terk etmeyi amaçlıyordu. Tam vaktinde hazır ve nazır bir şekilde birkaç dakika Milly'i beklemiş ardından ormanlık alana ilerlemişlerdi. Ormanlık alanda, birçok tür ağacın yanı sıra söğüt ağaçları epey bir yer kaplıyordu. Diğerlerinin deyişiyle, huzur dolu bir ormandı. Lakin genç adamın lügatında bu sözcük yer etmiyordu.

İki katlı, rutubet kokusu adım atıldığı anda burnu yakan bir eve vardıklarında, üzerindeki deri ceketin fermuarını açmış ve akabinde iç cebinden çıkardığı kırışık not kağıdına bakıp üzerindeki malikane isimlerine göz gezdirdikten sonra doğru yerde olduklarına dair ipucu aramaya başlayacaktı ki, kendisinden birkaç adım önde bulunan Milly'nin dudaklarının aralanmasıyla derin bir iç geçiriş gecikmemişti. ''Saçlarını bir daha toplama bence, açıkken daha iyiler.'' Her zaman olduğu gibi umursamayan Heinrich, son uyarısını o soğukkanlı ses tonuyla yapmıştı. ''Amacına odaklan, Milly.'' Dudaklarından cümle dökülürken eş zamanlı olarak, zemini arşınlamaya devam etmiş ve gıcırdayan parkeleri takip ederek kızın yanından geçip merdivenlerden yukarıya çıkmıştı. Dayanıksız merdivenlere karşılık herhangi bir önlem almasa da şansı yaver gitmiş ve üst kata sağ salim varabilmişlerdi. Karşılarına çıkan odanın aralı kapısının arkasında yerlere serili bir ceset ve kuru kanı seçti gözleri. Milly ise hala şoku atlatamamış gözüküyor ve sıkıca adamın kolunu tutuyordu. Alışık olduğu manzaralardan biriydi bu. Neler olup bittiğine bakmak için yanındaki kızı umursamadan iki adım atmış ve aralı kapıyı hafifçe iterek, uzun bir gıcırtıyla manzarayı ifşa etmişti. Yerde yatan beden, bir bayan bedeniydi ve boynu parçalanmış, iç organları sökülmüştü. Kaşları çatılan Feliks, bunu bir insanın yapmayacağından oldukça emindi. Daha yakından görebilmek için kızın elinden kolunu kurtararak yavaş yavaş biraz daha yaklaşmış ve cesedin başına varınca çömelmişti. Kesinlikle bunu bir insan yapmış olamazdı. Cesedin boyun bölgesinde pençe izi olsa da dikkat çeken kısım iç organlarının sökülü olmasıydı. Bir yandan cevaplar ararken, Milly'nin varlığını hatırlayıp acemi kızdan düşüncelerini alarak onu sınamanın doğru bir zaman olduğu kanısına varmıştı. Başını geri çevirip, soğuk bakışlarını kızın rengi solan çehresinde gezdirmişti. ''Yaklaş ve bana ihtimaller hakkında bilgi ver, Mihajlovic.''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Milly Mihajlovic
Gezgin
Gezgin
Milly Mihajlovic



Davetsiz Misafir Empty
MesajKonu: Geri: Davetsiz Misafir   Davetsiz Misafir Icon_minitimeC.tesi Şub. 22, 2014 3:58 pm

''Yaklaş ve bana ihtimaller hakkında bilgi ver, Mihajlovic.''

Savunmasız ve beceriksiz görünümünün altında yatan seri katili yeri geldiğinde ortaya çıkarabilirdi; ama manzara kirliliği yaratan iç organları incelemek onun uzmanlık alanı değildi pek. Burnunu tıkayan parmaklarını çekmiş, kısık gözlerle Heinrich'e bakarak bunun bir öç alma taktiği olduğunu düşündüğünü belli etmişti. Zar zor nefes alarak: ''Bunun olması için can attığına bahse girebilirim. Hatta bu bahis üzerinden zengin olabilirim.'' İki adım atmıştı, hala sarışın adamın yanına gelmiş sayılmazdı. ''Ama tabii bu zaman kaybı olur, değil mi?'' Sabırsızlandığı nefes alışından dahi belli olan Heinrich, Milly'nin sinirlerini bozuyordu. Mecburiyetten nefret ediyordu Milly, Feliks'in kendini bilmiş tavırlarından da. Yere çömelmiş adamın ardından kafasını uzattı. Tiksindiğini belli eden o bilindik yansıma ses dudaklarından ölü kokan havaya süzüldü ve tespitlerini dile getirmek için aradığı temiz havayı bulmaya çalışıp, bulamayınca da pis kokuyu ciğerlerine doldurdu. ''Direnmiş, karşı koymaya çalışmış ama başaramamış.'' Sağ eliyle burnunu tıkarken sol eliyle kendi solunda cesedin ise karşısında kalan duvarı işaret etti. Burnu tıkalıyken her zaman olduğundan daha komik sesiyle konuşmaya başladı. ''Pençe izi. Boğazındaki gibi. Aynısı bu duvarda da var. Ve yerde birkaç damla kan...'' Odanın her köşesini görebileceği şekilde kendi etrafında dönmüş, düşüncelerini dile getirmeye devam etmişti. ''İşte buradaki duvar da bedenden aldığı darbeyle zedelenmiş. Üzerindeki kağıtlar buruşmuş, muhtemelen bedenin içindeki tek hasar dışarı süzülen bağırsaklar değil.'' Bedene yaklaşmak istedi ama yapamadı uzaktan gördüğü kadarıyla devam etti bu sefer. ''Şanslı; çünkü artık kırılacak bir kalbi yok. Talihsiz; çünkü artık nefes almıyor.'' Duraksadı, sol tarafında bir tutam saçı sürekli olarak parmağına doladığını fark etti. ''İkinci söylediğim tartışmaya açık.'' Mavi gözlere dalıp giderek alacağı övgüyü bekledi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Feliks Heinrich
Gezgin
Gezgin
Feliks Heinrich



Davetsiz Misafir Empty
MesajKonu: Geri: Davetsiz Misafir   Davetsiz Misafir Icon_minitimePaz Şub. 23, 2014 2:54 am



Kız, şaşkın bakışlarla zorlanarak da olsa boş laflarla Feliks'in yanına vardığında, birkaç dakika önceki kelimelerini yenilemek zorunda hissetmişti kendisini. ''Odaklan.'' Dudaklarında herhangi bir gerilme olmadan, kızı takip ediyordu. Her saniye, her adımını. Bu görevde partner olsalar da, bir yandan da rehberiydi onun. Öğrendiklerini, bildiklerini uygulamasında yol göstericiydi. Bundan pek memnun olduğu söylenemezdi. Sorumluluk almayı her zaman isteyerek yapmıştı; lakin bir yıl öncesinde yaşananlarının sonucunda, ilk defa zorunda hissediyordu kendisini... Mihajlovic'in sol elinin havalanması ve cesedin karşı duvarını işaret edişine tanıklık ederken, cesetten yayılan kimyasal kokunun burnunu artık yakmadığını fark etmişti. Sıra sıra tespitlerini dikkatle dinleyip irdeledikten sonra iç sesinin konuşmasına engel olamamıştı. Hiç fena değil. Lakin davranışlarının mamurluğu küçük detayları atlamasına sebep olmuştu. Dirseklerini dizlerinin üzerinden çekip, ayağa kalktı. Buz mavisi gözlerini, kızın kehribar gözlerine çevirip dudaklarını araladı. ''Fena değil; ama eksik.'' Bu sözlerden sonra karşılaştığı çatılan kaşların altındaki gözlerden anlamadığını anlamıştı. Ayakucundaki ölü bedenin sağ tarafında kalan bölümüne yürüdü ve parmak uçlarının yanında kalan kısımda etrafa saçılan sivri tırnakları işaret etti. ''Direnmemiş, savaşmış.'' Ardından arkasındaki duvara döndü ve soğuk saçan duvara yaklaştı. Çatlak izleri yakından rahatlıkla seçiliyordu. ''Sanırım kentte kendi ırkını katleden bir kurdumuz var.''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Milly Mihajlovic
Gezgin
Gezgin
Milly Mihajlovic



Davetsiz Misafir Empty
MesajKonu: Geri: Davetsiz Misafir   Davetsiz Misafir Icon_minitimePaz Şub. 23, 2014 6:06 am

Eksik? Kaşları çatılmış; gözleri eksiği aramak için etrafı süzmek isterken, beyni gözlerini Heinrich'ten ayırmaması için adeta Milly'ye komutlar yağdırıyordu. Kıpırdamadı kızıl, Heinrich'in yürüyüşünü izledi ardından. ''Direnmemiş, savaşmış.'' Sözcüklerin devamının gelmesini bekledi ama bu kadardı eksik olan. İkisi de neredeyse aynı, şapşal. Düşündüğünü söylemek istedi ama bu sefer kelimeleri yutmakla yetindi. Çatlak duvara ilerleyişini izledi ve sarışın adamın ortaya attığı teoriyi bir eli burnunda diğer eli göğüs kafesine uzanmış burnunu tıkayan elinin dirsek tarafını destekler biçimde dinledi. Onayladığını belirtmek için kafasını iki kez aşağı yukarı salladı. ''Bunu öğrendiğimize göre artık buradan gidebilir miyiz?'' Soğuk simalı adamın tek kaşının kalkmasının ne demek olduğunu bildiği için bu sefer kendi tezini ortaya atmayı planladı. ''Burada bekleyerek o kurdu bulacağımızı düşünmüyorsun öyle değil mi?'' Cık cıklayarak kafasını sağa ve sola çevirdi. Bu bir 'hayır'dan çok 'yazık' anlamı taşıyordu aslında ama çokta dikkat edilesi bir nokta olduğu da söylenemezdi. ''Daha profesyonel olduğunu zannediyordum. Tabii bir de çok vaktimiz yok, burada bir elin parmaklarından çok daha fazla ev var!'' Feliks'in bir kelime dahi etmesine izin vermeden odadan çıktı. Gereken bütün bilgiyi toplamışlardı, daha fazla o iğrenç manzaraya tahammül edemezdi kızıl gezgin. Koridora çıktığında yerdeki neredeyse bir avuçluk toprağın ormandan geçen birkaç ziyaretçinin ayakkabısından kaynaklandığını düşündü ve ilerledi. Her zamanki gibi sanki öfkeyle soluyan adam, hemen arkasında kendisini belli etmişti bile.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Davetsiz Misafir
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Port Shire :: Port Shire :: Greenworth :: Harabe Evler-
Buraya geçin: